Muhabir: Merhaba, öncelikle bizimle bu söyleşiyi yaptığınız için çok teşekkür ederim. Beylikdüzü’nde travesti olarak yaşam nasıl bir deneyim?
Dilara: Merhaba! Beylikdüzü, nispeten yeni bir semt olmasına rağmen, insanın kendini ifade etmesi için bir alan sunuyor. Tabii ki bazen zorluklarla karşılaşıyoruz, ancak burada dostlukların gücü sayesinde bu zorlukları aşmaya çalışıyoruz.
Muhabir: Peki, bu semtin sosyal yaşamı size neler sunuyor?
Ecem: Beylikdüzü, kafeleri ve parklarıyla bilinir. Biz de genelde bu mekanlarda bir araya geliyoruz. Ayrıca, semtte bazı LGBT+ dostu etkinlikler düzenleniyor. Bu etkinlikler hem dayanışmayı artırıyor hem de farklı insanları bir araya getiriyor.
Muhabir: Toplumun size olan yaklaşımından memnun musunuz?
Dilara: Genel olarak olumlu diyebilirim. Ancak önyargıların tamamen yok olmadığını da belirtmek isterim. Bazı insanlar hala farklılıklara alışmakta zorlanıyor. Ama biz burada var olarak bu önyargıları kırmaya çalışıyoruz.
Muhabir: Gelecekle ilgili beklentileriniz neler?
Ecem: Daha kapsayıcı bir toplum yaratılmasını umuyoruz. Farklılıkların kutlandığı bir geleceğe inanıyoruz ve bunun için çalışmaya devam edeceğiz.
Muhabir: Bu samimi sohbet için çok teşekkür ederim. Son olarak, sizinle aynı yolda olan bireylere bir mesaj vermek ister misiniz?
Dilara: Kendiniz olmaktan asla vazgeçmeyin. Cesaret ve sevgiyle her engelin üstesinden gelinebilir.
Muhabir: Teşekkürler! Bu söyleşi, cesaretiniz ve dayanışmanızla ilham verici bir örnek sundu.
Bu kısa ama anlamlı söyleşi, Beylikdüzü travestilerinin yaşamlarına dair bir bakış sunuyor. Farklılıkların bir zenginlik olarak kabul edildiği bir dünya için dayanışmanın önemi bir kez daha ortaya çıkıyor.
Beylikdüzü, İstanbul’un modern yapısıyla dikkat çeken semtlerinden biri. Bu semtte, farklı kültürlerden insanların bir arada yaşadığı renkli bir topluluk bulunuyor. Beylikdüzü travestileri, bu topluluğun önemli bir parçası. Onlarla yaptığımız bu kısa ama samimi söyleşi, hem cesaret hem de dayanışmanın ön planda olduğu bir yaşam tarzına ışık tutuyor.
Röportaj
Muhabir: Merhaba, bizimle zamanınızı paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Beylikdüzü’nde travesti birey olarak yaşamak nasıl bir deneyim?
Ayşe: Merhaba! Beylikdüzü aslında oldukça rahat bir semt. İnsanların çoğu açık fikirli ve farklılıkları kabul etmeye daha yatkın. Ancak tabii ki zaman zaman karşılaştığımız zorluklar da var. Genelde birçok insan bizimle ilgili önyargılarını aşıyor, bu da umut verici.
Muhabir: Sosyal yaşamınızda Beylikdüzü’nün sunduğu imkanlardan memnun musunuz?
Melek: Kesinlikle. Burada birçok kafe, park ve sosyal alan var. Bu mekanlarda hem kendi aramızda buluşuyoruz hem de kendimizi rahat hissediyoruz. Ayrıca, bölgede düzenlenen etkinlikler de bizlere kendimizi ifade etme fırsatı veriyor.
Muhabir: Toplumdan aldığınız tepkiler nasıl? Destek gördüğünüz durumlar oluyor mu?
Ayşe: Şu bir gerçek ki, toplumumuzda hala önyargılar var. Ama biz varlığımızla bu önyargıları kırmaya çalışıyoruz. Beylikdüzü, bu konuda nispeten ilerici bir semt. Bazen insanlar bizi desteklediklerini söyleyip moral veriyor, bu çok önemli bir his.
Muhabir: Gündelik hayatınızda sizi en çok motive eden şeyler nelerdir?
Melek: Bizim için dayanışma en önemli motivasyon kaynağı. Zor bir günün ardından bir arkadaşınızla gülüp sohbet etmek, her şeyi daha kolay hale getiriyor. Ayrıca, burada var olmanın bile bir cesaret kaynağı olduğunu hissediyoruz.
Muhabir: Gelecekle ilgili beklentileriniz neler?
Ayşe: Daha kapsayıcı ve sevgi dolu bir toplum hayal ediyoruz. Bizler sadece kendimiz gibi yaşamaya çalışıyoruz. Bu yolda, özellikle farklılıkların bir zenginlik olduğunu anlatmaya devam edeceğiz.
Muhabir: Son olarak, sizinle aynı durumdaki bireylere bir mesaj vermek ister misiniz?
Melek: Kendinizi sevin ve kim olduğunuzdan asla utanmayın. Yaşam bir yolculuk ve bu yolculukta kendi renklerinizi ortaya çıkarmaktan korkmayın.
Muhabir: Bu cesur ve samimi söyleşi için teşekkür ederim. Hikayeniz gerçekten ilham verici.
Ayşe: Biz teşekkür ederiz. Sesimizi duyurduğunuz için minnettarız.
Bu söyleşi, travesti bireylerin günlük hayatlarına ve toplum içindeki varoluş mücadelelerine ışık tutuyor. Dayanışma ve cesaretle dolu bu hikayeler, önyargılardan uzak bir dünya yaratma umudunu taşıyor.